Zihinsel Engelli Çocukların Annesi, Ailelerin Umudu Olmak İçin Adanmış Bir Hayat
28 Aralık 1927 yılında Tokat’ın Niksar ilçesinde doğdu. Babası Ömer Lütfi Zarakol, Niksar’ın ilk Müderris din görevlisidir. Ömer Bey aydın bir görevlisidir ve kısa sürede Cumhuriyeti benimsemiştir. Bu aydın kişiliğinin sayesinde Makbule Ölçen Niksar’ın okuyan ilk kız çocuğudur. İlkokulu Niksar’da, ortaokulu Tokat’ta okumuştur. Ortaokulu bitirdikten sonra İkinci Dünya Savaşı nedeniyle erkek öğretmenlerin askere alınması sebebiyle Makbule Ölçen yardımcı öğretmen olarak göreve alınmıştır. Bir yıllık görevin ardından İzmir’deki abisinin yanında lise eğitimini tamamlamış. Daha sonra tekrar Niksar’da bir yıl daha yardımcı öğretmen olarak çalışmıştır. Ancak evlendikten sonra eşinin işi gereği Eskişehir’e taşınmış, bu sebeple de görevini bırakmak zorunda kalmıştır.
14 Kasım 1946’da Ali Nejat Ölçen ile evlendi. Evliliklerinin ilk 8 yılında Eskişehir’de yaşadılar. 1948’de ilk oğulları Dumrul, 1951’de de ikinci oğulları Demir dünyaya geldi.
Küçük oğlu Demir down sendromu ile doğmuştu. Makbule Ölçen, doktor bunu ilk kez onlara söylediğinde neler hissettiğini “Özürlüler Yokuşu” kitabında şöyle anlatmıştı:
“Gözümden yaşlar boşanıyordu. Kalbime sanki ağır bir taş gelip yerleşmişti. Duyduklarıma inanamıyordum. Ne Nejat’ın ne de Dr. Güzin’in yüzüne bakamıyordum. Suç işlemiş gibiydim. Biri omzumdan tutup ayağa kaldırdı, sarıldı, kendimi onun kollarında buldum. Beni bağrına basmıştı. Yalnız değilsin, diye fısıldadı. Bu Nejat idi. Oğlumuzu kucağıma alıp sessizce merdivenden indik.”
Yaşamları boyunca birbirlerine destek olan ve diğer ailelere de umut olan bu güzel insanlar, oğulları için ne yapabilirler, onu yaşama nasıl kazandırabilirler diye düşündüler. Dr. Güzin’in bir sözü kulaklarından çıkmıyordu. “Onu akıllı oğlum diye seveceksiniz. Onun bu söze ve sevgiye ihtiyacı var.” demişti. Bu öğüt, Makbule Ölçen’in iki yıllık öğretmenlik yaşamında yeni bir sayfa açıyordu: Demir Ölçen’i eğitebilmek.
1961 yılında eşi Ali Nejat Ölçen Almanya’da Kiel Üniversitesine Birleşmiş Milletler Bursuyla gitmeye hak kazanınca Makbule Ölçen’de 6 ay sonra eşinin yanına yerleşir. Burada Demir Ölçen’i özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların gittiği bir okula yollarlar. Bu süreçte bu okulu yakından tanıma fırsatı bulmuş, okuldaki özel eğitim sistemini ayrıntı bir şekilde görme, izleme ve özümseme fırsatını bulmuştur. Demir Ölçen’in bir yıl boyunca devam ettiği ve özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklara eğitim veren bu okul, Makbule Ölçen’in Türkiye’ye döndüğü zaman ne yapacağını ve edindiği bilgileri ve deneyimleri nasıl toplumsallaştıracağını düşünmeye başlamasını sağladı. Bizim çocuklarımızın da bu eğitimlere ve imkânlara ihtiyacı vardı. Neden bizim çocuklarımız bu imkânlardan eksik kalıyordu?
1968 yılında, 1965 yılında kurulan ve aradan beş yıl geçmesine rağmen eğitimlerine başlayamayan “Geri Zekâlı Çocukları Koruma Derneği”ne üye oldu. Ancak bu ismi hiç sevmemişti ve aileleri de tedirgin ettiğini anlamıştı. Bu yüzden, 2 yıl sonra derneğin adının “Öğretilebilir Çocukları Koruma Derneği” olarak değiştirilmesini sağladı. 1970 yılında Ankara Sağlık sokaktaki bir binanın bir odasında zihinsel engelli 4 çocuğun eğitimini üstlendi. Amacını gerçekleştirmek için ilk adımı atmıştı. Aynı yılın Aralık ayında eğitim verdiği çocuk sayısı 7’ye çıktı, 2 ay sonra da 24’e yükseldi.
O yıllarda zekâ düzeyi 25-50 arasında olan zihinsel engellilik tıbbi bir sorun olarak görüldüğü için eğitim görmelerinin imkânsız olduğu ileri sürülüyordu. Makbule Ölçen ise ilk kez zekâ düzeyi 50’nin altında olan zihinsel engelli çocukların da eğitilebilir olduğunu kanıtlama yolunda hızla ilerliyordu. Bu alanda teorik bilgi edinmek için Hacettepe Üniversitesinde Prof. Dr. Hüsnü Arıcı ve Dr. Shirley Epir’in çocuk psikolojisi derslerine girmeye başladı. 2 yılı aşan bir süre içinde edindiği teorik bilgilerin kendi uygulama sonuçlarının çoğu ile örtüştüğünü gördü. Bunun dışında aradaki uyumu kendisi sağlamaya çalışıyordu.
Zihinsel engelli çocukların sadece eğitimleri ile ilgilenmenin yeterli olmadığını düşünen Makbule Ölçen daha sonra “Uyanış” adlı bir dergi yayınlamaya başladı. Dergide zihinsel engellilik alanında kendi sınırlarını aşıp akademik çevrelerle de iletişim kurulmasını sağladı. Zihinsel engellilik alanındaki birçok uzamanın görüşlerini yayınlamıştır. Daha sonraki yıllarda öğretim üyelerinin pek çoğu derneğin eğitim merkezindeki çalışmalardan yararlanma olanağına kavuşmuştu. Bunun yanında zihinsel engelliliğin eğitsel ve hukuksal sorunlarının tartışılmasının önünü açan paneller dizisi düzenlemiştir. Bu sırada her geçen gün öğretilebilir çocukların sayısı artıyordu. Bu artış dolayısıyla, dernek önce Bahçelievler’de daha geniş bir binaya taşındı. Daha sonra ise, 1975’te, Etlik semtinde bahçeli harap bir bina satın alınıp, kısa süre içinde onararak oraya taşındı. Makbule Ölçen, Ankara’nın Etlik semtinde derneğin eğitim merkezinin açılışını “Özürlüler Yokuşu” adlı kitabında şu sözlerle anlatıyor:
“Etlik Kuyuyazısı Sokağı. Binamız açık mavi renge boyanmıştı. Kapısında yazılı olan tabelaya baktım. Sonra merdivenleri yavaş yavaş çıktım, anahtar kapının üzerinde, kilidin içindeydi. Benim çevirmemi bekliyordu. Dudaklarım, kapıya dokundu, onu öpmüştüm. Anahtarı çevirdim. Kapı sessizce açıldı, içeri girdim. Yandaki odanın kapısında adımın yazılı olduğunu gördüm.”
Artık derneğin kendine ait bir binası vardı ve öğretilebilir çocukların sayısı 150’nin üzerine çıkmıştı. Ancak, zekâ düzeyi 50’nin altında zihinsel engelli çocukların kendilerine yeterli olabilmesi, aileye ve çevreye yük olmaktan kurtulabilmesi için uygulanan eğitim yeterli miydi? Başka ne yapılabilirdi? Bunun yanında “Ailelerin biz ölürsek çocuğumuz ortada mı kalacak?” soruları vardı. Bu soruların cevabını ararken Makbule Ölçen bir Vakıf kurma fikrine yönelmişti. 18 yaş sonrası zihinsel engelli yetişkinlerin, dernekteki eğitimleri sonrasında, vakıftaki iş-eğitim atölyelerinde üretken olabilmelerini olanaklı görüyordu. Bu düşüncesinde kendisine destek olan eşi ve yakın çalışma arkadaşları ile bir araya gelerek 1982 yılında “Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı”nı kurdu. Bu arada 1969’dan 1990’a kadar olan süreçte eşi Ali Nejat Ölçen dernekte ve vakıfta yapılan eğitimleri kameraya alıyordu. Daha sonra eğitim gören çocuklara izleterek kendilerini tanımalarını sağlıyordu. Bu uygulama artık eğitimin bir parçası olmuştu.
Bir gün Katerina Überhorst adında Alman genç bir kadın Makbule Ölçen ile tanışmak ve Etlik’teki eğitim merkezinde çalışmak istediğini belirtir. Katerina’nın gelişi Alman Büyük Elçiliğinin vakıftan haberdar olmasını sağlar. Daha sonra Alman Büyük Elçiliği tarafından Gölbaşın’da Vakfın Rehabilitasyon Merkezi yapılır. 1990 yılında ise vakıf komple Gölbaşı kampüsüne taşınarak eğitimlerine burada devam eder.
Makbule Ölçen’in eşi ile birlikte yazdıkları “Özürlüler Hukuku” kitabı ülkemizde ilk kez konunun hukuksal boyutunu ele almaktadır. Zihinsel engellilere sağlanacak katkının yardım duygusunu aşarak toplumun görevi olması gerektiği ilkesini ileri sürmüşlerdir.
Makbule Ölçen, oğlu Demir Ölçen’in dünyaya gelmesi ile başladığı ve sonrasında her geçen gün büyüyerek ve daha çok zihinsel engelli çocuk ve bireye, onların ailelerine ulaşarak ilerlenmesini sağladığı bu yolculukta yaşanan güçlükleri, engelleri, dökülen gözyaşlarını, kazanılan başarıları ve daha bir çok şeyi “Özürlüler Yokuşu” kitabında anlatmıştır. Makbule Ölçen’in hayatına daha yakından bakmak isterseniz hayatına bir pencere gibi açılan bu kitabı okumanızı tavsiye ederiz. Bu kitap aynı zamanda Türkiye’deki zihinsel engelli çocuk ve bireylerin eğitim alma hakkı ile ilgili belgesel bir roman niteliğindedir. Makbule Ölçen ve eşi Ali Nejat Ölçen’in birbirlerine duydukları sevgi, saygı, sadakat ve bağlılıkla yürüdükleri bu yolda, cehalete karşı nasıl zorlu bir savaş verdiklerini de anlatıyor. Zaten birbirlerini böylesine güzel ve güçlü bir bağlılık, sevgi, saygı ve inançla desteklemeleri bu yoldaki en büyük silahları oldu. Bu noktada da şunu görüyor ve anlıyoruz ki böyle zorlu bir sürece giren aileler, bu yolda ancak birbirlerine anlayış, sevgi, saygı ve destek vererek ilerleyebilirler.
“Zihinsel yetersizlik” kavramını tıp dünyasına kazandıran, zihinsel yetersiz çocukların eğitim hakkı için girdiği bu yolda başarı ile ilerleyen, onları topluma kazandırma yolunda yılmadan ve duruşundan ödün vermeden ilerleyen, herkesi şefkatle bağrına basan, kimseyi ötekileştirmeyen koca yürekli, güçlü ve önder bir kadın, Makbule Ölçen. Her zaman sevgi, saygı ve minnetle anacağımız kurucumuz ve onursal başkanımız Makbule Ölçen önder kişiliği ile her zaman anılacaktır.