Otizmle Yaşamak – Otistik Çocuklar(Makale-5)
Hazırlayan: Erdi Kanbaş – Özel Eğitim Uzmanı
e-posta: ekanbas@mynet.com
Otizm,yaygın gelişimsel bozukluklar kategorisinde yer alan ömür boyu süren bir bozukluktur. Yaygın gelişimsel bozukluklar erken çocukluk döneminde başlayan sosyal beceri, dil gelişimi ve davranış alanında uygun gelişmeme ve kaybın olduğu bir grup bozukluktur. Genel olarak bu bozukluklar birçok alanı etkilerler ve süreğen işlev bozukluklarına yol açarlar.
Otizm, genelde iki yaş civarında ortaya çıkıp yaşam boyu süren, bireyin sosyal ve iletişim becerilerini kazanmasını engelleyen bir gelişimsel bozukluktur. Otizm dünyada çocuklukta gözlenen ve en sık rastlanan gelişim bozuklukları arasında zihin engeli ve spastisiteden sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Otizm ilk kez 1943 yılında, zihin engelli onbir çocuğun, diğer zihin engelli ya da şizofren olan çocuklarla benzer şekilde davranmadıklarını fark eden Amerikalı çocuk psikiatristi Leo Kanner tarafından tanımlanmıştır. Kanner; çevreye karşı duyarsızlığı, otizmin en temel semptomu olarak değerlendirmiş ve gözlemlediği on bir çocuğun yaşamlarının başlangıcından itibaren diğer insanlarla ilişkiye giremediklerini belirtmiştir. Kanner’ın otizm tanımı daha sonraki yıllarda çeşitli kişiler tarafından incelenerek, geliştirilmiştir.
Günümüzde Autism Society of America’nın (Amerika Otizm Derneği) araştırmalarına göre, otizmin toplumda görülme olasılığı 1/500 , National Auistic Society (Ulusal Otizm Derneği-İngiltere) ’e göre ise bu oran 1/110’ dur. Bu oranlarda görülen farklılığın nedeni, araştırma yapan kurumların tanı ölçütleri içine yaygın gelişimsel bozukluklarının tümünü ya da sadece otizmi ele alması ile ilgilidir. Otizm kız çocuklarına oranla erkek çocuklarında dört kat daha fazla görülebilmektedir. Otistik bireylerin genel olarak yüzde yetmişinde zeka geriliği vardır. Eskiden otizmin daha çok ekonomik düzeyi yüksek ailelerin çocuklarında görüldüğü söylenmekteydi. Aslında bunun yanıltıcı olduğu, mevcut durumun ekonomik durumu düşük ailelerin çocuklarını daha az doktora götürmelerine bağlı olduğu gösterilmiştir.
Otizm tanısı konan çocukların bebeklik dönemlerinin aileleri tarafından tanımlanması istendiğinde büyük oranda iki grup davranış örüntüsü oluştuğu görülmüştür. Birincisi sürekli ağlayan, huysuz olarak adlandırılan bebeklerdir. İkincisi ise sürekli olarak ağlayan, huysuz olarak adlandırılan bebeklerdir. İkincisi ise, sakin, uslu, bütün gününü yatakta geçiren bebeklerdir.
Lisan gelişiminde gecikmeler bu çocukların doktora başvuruşlarındaki temel gerekçesi olmaktadır. Otistik çocukların büyük bir kesiminde konuşma hiç gelişmezken, bir kesiminde gelişmekte ancak söyleneni tekrarlama, anlamsız tekrarlar, zamirleri ters kullanma ve ses tonunun tek düzeliği şeklindedir. En sık karşılaşılan tekrarlayıcı davranışlar ise kendi çevrelerinde dönme, sallanma, parmak uçlarında yürüme, el-kol çırpma, dönen eşyaya ilgi, kafa vurma, garip el hareketleridir. Kısıtlı ve diğer anlamsız gelen ilgi alanları söz konusudur. Bu temel belirtiler ayrıca onların hayatını kötü etkileyen aşırı hareketlilik, hırçınlık, uyku sorunu da eşlik etmektedir.
Fiziksel özellikleri bakımından otistik çocukların, fiziksel gelişimleri yaşıtlarından farklı değildir. Yaygın uyku problemlerine rağmen hemen hepsi sağlıklı bebeklerdir. Fiziksel olarak birçok beceriyi yaşıtlarına uygun şekilde kazanmaya başlarlar. Otistik çocuklarda beslenme problemleri oldukça yaygındır. Birçoğu süt dışında tüm katı gıdaları ret eder. Yeni bir nesneyi tanımada dokunma,tat alma ve koklama duyularını kullanırlar.
Otistik bireylerde duygusal ve sosyal gelişmedeki kısıtlılık ve problemler, göz temasından kaçınma, seslenince bakmama, yüz ifadelerinde beklenilen duyguyu yakalayamama, taklide dayalı öğrenmenin azlığı (bay-bay, ce oyununu öğrenememe), arkadaş ilgisini geliştirememe, duygularını başkaları ile paylaşamama, başkasının gösterdiği duygulara karşılık verememe şeklinde görülmektedir. Otistik çocuklar çoğu zaman duymaz gibi davranırlar, sözcüklere ve seslere duyarsız davranırlar. Bazı durumlarda ise, aynı çocuk elektrik süpürgesi ve köpek havlaması gibi sıradan seslere aşırı tepki verir. Çocuk acıyı,soğuk veya sıcağa hiçbir tepki göstermez veya tam tersine aşırı tepki gösterir. Duruma uygun olmayan sebepsiz gülme ve ağlama gibi duygusal tepki gösterirler. Eve bir misafirin gelmesi, odasındaki bir eşyanın değiştirilmesi, otistik özellikteki çocuğun huzursuz olmasına, saatlerce ağlamasına öfke nöbetleri geçirmesine neden olabilir.
Duygusal özellikleri bakımından, kucağa alınmaktan hoşlanmayan, çevreleriyle ilgisiz, göz teması kurmayan yapıdadırlar. Bu nedenle çoğu zaman işitme kaybı olduğu yanılgısına düşülebilir. Otistik çocuklarda, öfke nöbetleri olarak adlandırılan kendini yere atma, tekmeleme, tepinme, ısınma ve şiddetli ağlama gibi davranışlar sıklıkla görülmektedir. Evdeki duvar kağıtlarının yırtılması, eşyaları fırlatma, kırma gibi çevreye yönelen davranışlar olduğu gibi kendilerine zarar verici davranışlarda gösterebilmektedirler. Ayrıca kendisine ve çevreye zarar vermeyen ancak takıntılı bir biçimde sürdürdükleri kendi etrafında dönme, öne-arkaya sallanma, parmaklarıyla havada birtakım şekiller çizme gibi hareket örüntüleri sergileyebilmektedirler. Çevrelerindeki nesnelerin, kişilerin tamamı yerine, ayrıntılarına, küçük parçalarına dikkat ederler ve bunlarla çok ilgilenmektedirler. TV’ye ve müziğe karşı aşırı bir ilgi görülebilmektedir. Otistik çocukların çevrelerindeki tehlikelerin farkında olmamaları, anne-babalarını en çok endişelendiren özelliklerindendir.
Kaynakça:
- Ersevim, İsmail – Greenspen, Stanley: “ The Child With Special Needs – Özel Gereksinimli Çocuk” İstanbul, Özgür Yayıncılık, 2004.
- Güneş, Ahmet: “Otizm ve Otistik Çocukların Eğitimi” İzmir, İlya Yayıncılık, 2005.
- Korkmaz, Barış: “Yağmur Çocuklar” İstanbul, Doğan Kitapçılık, 2000.
- Kunt, Semra – Wing Lorna: “Otizm El Rehberi” İstanbul, Doğan Kitapçılık, 2005.
- Türkbay, Tümer – Söhmen Teoman: “Yaygın Gelişimsel Bozukluklar- Otizm”
- Tohum Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı: “Otizm Hakkında Bilmek İstedikleriniz”
* Bu makale, hiçbir düzenleme yapılmadan, yazıldığı şekilde alıntılanmıştır. ZİÇEV, yazı içeriğinde bulunabilecek rahatsızlık verici kelime ve ifadelerden sorumlu değildir.<